26 Ağustos 2010 Perşembe

Pratik hayat: Parkta aktarma



Arkadaşımızın büyük küreğine imrenince bir tanede biz aldık. O gün parkta yalnız başına oynuyordu. Elinde küreği kamyonuna kum dolduruyordu işte bir başka aktarma çalışması. Hemde en zorundan :)

Yemekte ne var?



Anne kız evde yalnız kalınca yemek için canımız ne isterse onu yiyoruz. Makarna yiyelim deyince Makarnayı zenginleştirmek için Ton Balığı ve Zeytin dilimlerini kullandık. Buda Melisin tabağından bir görüntü. Ramazan günü yapılmaz ama olsun iftara yaparsınız belki. Tarif istenirse verilir memnuniyetle. Zeytinlerle surat yapmaya çalıştım ama Melis zeytini ekledikçe ekledi ve surat kalın dudaklı oldu.

Matematik: Büyüklükler ve resimli anlatım

Dün tahtada birşeyler çalışmak istediğini söyledi. Kalemi önce ben elime aldım küçük orta ve büyük A ve B harfi çizdim. Çok küçük çizincede ilginçleştirmek için büyüteç kullanmasını önerdim. Büyüteçle bakarak büyüklükleri gösterdi. "A Alpin A"'sı dedim ve Alpin resmini çizdim. Altına "Melisi yaz" dedi. Melisi yazdım ve yanına Melisi çizdim. "Hayır şimdi Melisi burdan silicem sen babamın yanına koy beni" dedi. "Neden" diye sorunca da "Çocuklar babalarının yanında olurlar çünkü" dedi.





25 Ağustos 2010 Çarşamba

Renklerle kule yaratmak: Sınıflama çalışması


Uzun zaman önce (Melisin hastalığından önce) bir oyun grubuna katılmıştık Neşe Erberk çekmeköyde. Orada çok orjinal bir oyuncak vardı. El ve göz koordinasyonu için. Onu bir mağazada buldum ve aldım. Onunla uzun zaman denge ve kule üzerine oyunlar oynadık. Eğlendikte hatta elden çıkarmayı bile düşünmüştüm. Bugün onu tekrar gördüm ve sanki hadi oynasın benimle diyordu bana. (Oyuncak hikayesi filmini izleyenler bu sahneyi hatırlamış olsalar gerek). Önceleri ilgisiz kalan ve beşikle oynamayı tercih eden Melis hadi ne oynuyoruz dedi. Renklere göre kuleyi sınıflandıralım dedim üst üste dizelim ama dierken renkerli de söyleyilim mi dedim. Önce yeşillerden başladık bunlar yeşil Egenin en sevdiği renk demezmi Neyse işte başarılı bir çalışma oldu ve yıllar sona atıl duran oyuncağımızı değerlendirmiş olduk.  




 

24 Ağustos 2010 Salı

Pratik Anne: 1 Milyon Kalem ile Deprem Çocuklarına El Uzatın

Pratik Anne: 1 Milyon Kalem ile Deprem Çocuklarına El Uzatın

Aktarma

Rıfkının(Melisin kaplumbağası) yemi bitmişti. Yeni yemi poşetten yemliğine doldurmamız gerekiyordu. Aklıma aktarma çalışmasına dönüştürebilirm diye geçirince poşetteki yemi kaba aktardım. Bu arada Melis'te heyecanla bekliyordu. Eline bir kaşık verdim. Ve aktarmasını izledim.
 


 

Kaşıkla aktarmaktan sıkılan Melis anne bu böyle olmaz dedi ve hepsini bir anda kaba boşalttı. Gülmek ve toplamak arasında kalıverdik anne-kız. Sorumluluğunun bilincinde olduğu için dökülenlerden 5 adet sayark eline aldı ve Rıfkıyı beslemek üzere salona gitti o arada da şımardı olacak o kadarda.



23 Ağustos 2010 Pazartesi

Vişnelata

Bu sıcak günlerde özelliklede Ramazan ayında Vişnelatayı yayınladığım için üzgünüm ama gerçektende çok leziz oldu.


Nasılmı yaptım? Önce çekirdeklerini çıkartmadan katı meyve sıkacağına attım. Zavallı makina biraz zorlandı. (Eşimin bilmemesi gerekirdi ama olan oldu artık) Ama sonunda 3 kilodan 4 bardak su çıkardı. Çokta pratik oldu. Şekerle karıştırıp şurup haline getirdim. Bu arada melis uyuyordu allahtan uyuyordu yoksa ortalık batmıştı.
 

Sanat aktivitesi: Hazine mozaikleri


playinglearninggrowing.blogspot.com blogunda rastladığım bu aktivite için hamur ve hazine malzemelerine ihtiyacımız var. Hamuru merdaneyle açıp bana börek hazırladığını söyledi. Hazinelerini yapıştırdıktan sonra katlayıp bana böreğimi ikram etti. Kız çocuk olunca mutfak üzerine hayal dünyasıda geniş oluyor sanırım.

Taşlarla sınıflama





 
Bir sürü taşlar ve 2 adet bölmeli tabak. Taşları bölmeye kendi istediği gibi yerleştirdi. Bazısını şekline bazısı rengine göre. Arada bir gaza gelip bende sınıflamadım desem yalan olur.


Yorumu: Taşlarla oynamak çok eğlenceliymiş anne.

Ikea kukla tiyatrosu










Ikea'daki kukla tiyatrosu aktivitesine katıldık. Kuklalarla oynamayı seven Melis bu aktiviteden ne kadar zevk aldı? En azından 15 dakika :)

21 Ağustos 2010 Cumartesi

Sanatsal bir çalışma

 




 Ikea'dan yeni aldığımız boyalarımızı denemeden duramadık. Hadi anne marketten aldığımız boyaları kullanalım dedi. Yoğun bir hazırlıktan sonra ressam hanım iş başına geçti. Eeee banada ortalığı temizlemek kaldı :)

Not: 3 nolu resimde bunlar yuvarlaklar toplarımız yani diye yorumluyordu resmi :)

Mevsimleri öğreniyorum (Seasons)

Mevimleri geçen gün çocuklar parkta tartışıyorlardı. Dedimki haftasonu hava çok rüzgarlı olacakmış çocuklar. Birisi 'ha kış geliyormuş ablam kışın gelmesine az kalmış dedi. Ötekiside hayır daha sonbahar gelmediki deyince Melis'in mevsimler konusunda aktivite yapması gerektiği geldi aklıma.

Mevsimlerle ilgili sitelerden gerekli malzemeleri topladıktan sonra nasıl kullansak diye eşimle telefonda konuşurken aklıma arkasına bantla yapıştırarak kullanabileceğimiz geldi. Açıkcası haine bulmuş gibi oldum çünkü laminasyonmu mıknatısmı yapıştırıcmı diye bayağı bir düşündüm.

Aktivite için materyali http://www.montesorriforeveryone.com/ sitesinden edindim. Tahtayı dörde böldüm ve her karenin içine farklı bir mevsimi yapıştırmasını istedim.



Yönlendirme ve hatırlatmalarla bazen sıkılarak bazen eğlenerek mevsimleri çalışmış olduk. Aktivitemizi gerçek bir materyal (yaprak) kullanarak sonlandırdık.


20 Ağustos 2010 Cuma

Tuz ve su buzu eritir (salt, water and ice)

Geçen gün parkta oynadıktan sonra bir süre doğada gezinti yaptık. İlgisini çeken kumun içinden hazine değerinde olduğunu düşündüğü malzemeleri toplamasını söyledim. Nihayetinde sadece taş, çam fıstığı ve otlardan oluşan bir hazine topladı. Eve gidince hazinelerimizi, fil ve eşeğimizide suyun içine attı.

1 gün bekledik ama sabah evden çıkarken bile hazinelerin ne durumda olduğunu merak ediyorduk.

Akşam eve geldiğimizde direk buzdolabına yöneldik. Bir fısfısa tuz ve su ekleyip kapağını kapattık sonra eğlence başladı. Buzu çevirerek elle kapağı sürterekte eritmeyi denedi. Tuzun ve suyun buzu erittiğini öğrendi. Fısfıslamakla hazinelere erişemeyincede lavobonun altında buzun çözünmesini bekledi. Çok eğlendi bende fısfısla oynamadım desem yalan olur :)




17 Ağustos 2010 Salı

Süzebilirim


Annem Melis'e meyva suyu sıkmış. Ama çok yoğun olunca süzmeye karar vermiş. Bunu görüpte dayanamayan Melis işe el atmış. Çekilde ben yapayım derken ....




16 Ağustos 2010 Pazartesi

PORTAKALATA

Dilimizi damağımızı kurutan şu sıcak günlerde içimizi serinleten bir şurup yaptık ve adını PORTAKALATA koyduk.
Bunun limon versiyonuda muhteşem oluyor. Sırada VİŞNELATA'yı denemek var.

Bu şurubun tarifini talep edilirse verebilirim.

En iyi arkadaşım (Friendship)

Annemlerin üst komşusu Ege ve Melis artık düzenli olarak her akşam buşuşuyorlar. Akşamları bazen parkta kum oynayarak, kaydırakta kayarak, şarkılarak söyleyerek sallanırken, çimlerde gezerken, akülü arabalarıyla yarış yaparken çok eğleniyorlar. Babamız Melis'e "Aşkım benim" demiş ve Melisin cevabı "Hayır baba benim Aşkım Ege" olmuş. 3 yaşında bir kız babası için biraz erken bir tanışma olmuş olsa gerekki morali çok bozulmuş babamızın.


Ee banada bu güzel dostluğu karelemek kalmıştı :)

Yaşasın bisiklete biniyorum

Sahile bisiklet binmeye gidelim diye yanımıza aldığımız ve her seferinde o koşarken benim arkadan sürüklediğim, eşimle aramızda polemiğe sebep olan artik rafa kalkiyor. Çünkü daha hiç sürülmedi. Geçenlerde parkta bir çocuk bisiklete binince bizimkide özendi. Biz karı koca bisiklete binmeyi çok sevdiğimiz olsa gerek kızımın bisiklete binmesini dört gözle bekliyorduk. Babamız bir sürpriz yaptı ve bir gün eve 2 tekerlekli pembe şirinmi şirin bir bisiklet hediye geldi. Bunada binemiyor diye üzüldüğüm Melis sürpriz bir atak yaptı ve Perşembe günü pedalı seri bir şekilde çevirmeye başladı. 



Babamızda Diyarbakır'dan gelince soluğu sahilde aldık. E artık resim konuşsun. Yaşasın :) Artık sıra  Anne, Baba ve Melis Belgrad ormanına bisiklete binmeye :)

12 Ağustos 2010 Perşembe

3 sayısını biliyorum



 Sayıları yan yana dizdikten sonra Melis'e yaşını sordum. "3" dedi ve 3 sayısını gösterdi. Üstelik resimde duran N harfinide kutudan çıkarıp "annenin N'si "dedi.

Kozalakla boyama

Parka giderken topladığımız kozalaklarımızı önce kum süslemelerimizde kullandık. Sonra eve gelince hadi kozalağı boyayalım dedik. Kozalağı boyama sandığımdan daha zormuş bir türlü beceremeyince boyayı kozalağın yapraklarının arasına doldurup kağıda vurarak desen çıkarma çalışmasına geçtik. Melis'in kendi başına yarattığı bu aktiviteyle bayağı bir zaman geçirdik.
  

10 Ağustos 2010 Salı

1 aydır bitmeyen bilmeyen krup ve öksürük

Bir ay önce krup olduk düzeliyor derken öksürük ve tekrarlayan krup. 3 haftada 3 defa doktorumuza gittim. Dünde dayanamayıp KBB ye gittik. Yanlış adresmiş. Ama iyikide gitmişiz. Burnunda biraz alerji varmış. Artık kendimi paronoyak bir anne gibi hissetmeye başladım.

Hastaneden çıkınca evde sandviç yaalım dedik. Dönüşte ufaklık günün yorgunluğundan arabada uyuyakaldı. O uyurken ekmeğimizi hazırlamakda bana kaldı. Bir ekmek makinası bir annenin hayatında bu kadar önemli bir yer kaplar mı? Benim hayatımda evet. Hem ufaklığı oyalamak hemde sağlıklı ekmekler yemek için her anneye bir ekmek makinası şart diyorum. 

Melisin 3 yaş krizleri

2 yaşını çok rahat atlattığımız melis 3 yaşında hırçınlaşmaya başladı. Sürekli kızıp odasına gidiyor. Giderken de söyleniyor tabiki. "Senden nefret ediyorum. Senden bıktım. Seni sevmiyorum ve Anne Odana git".  3 yaş sendromu dedikleri bu olsa gerek. Dün gene bir cafede güzelce zaman geçiriyorduk. Hatta birde yanımızda 6 yaşında bir ablamız vardı. Çok güzel konuşurlarken bir anda bana kızdı. Senden nefret ediyorum dedi. Ve o hızla ablayada çıkış gösterdi. Ve kavga başladı. Neyseki çözüme ulaştık. Aslında hesabı ödeyip kaçtık desem yerinde olur.

6 Ağustos 2010 Cuma

Sinemaya gidiyoruz:)

Kızımı babası uyutmak için bizim hikayimizi anlatmış. Biz eşimle ilk buluşmamızda sinemaya gitmiştik. Hiç unutmam arkadaşım evleniyor filmiydi. Geçmiş zaman olurki:)


Tabiki sinemaya gitmek Melis için çok cazip bir hale gelmeye başlamıştı. Oyuncak hikayesinin reklamlarını görünce bende "hadi sinemaya gidelim" dedim. Bizimkide "mısır patlağıda yiyecekmiyiz yanındada kola" dedi. Ve o gün geldi babamız işi olduğu için bu serüvenimize katılamadı. Çok güzel bir filmdi benim açımdan 3 boyutlu olmasını saymazsak. Melis açısından bakarsak "çişim geldi" "gözlüğüm düşüyor" "anne sıkıldım" gibi laflar hep döndü ama yinede sonuna kadar izledik. Çıkıştada Woodynin trenini aldık.

Anne dut toplayalım mı?

Annemlerin bahçesindeki meyve ağaçlarına diğer site sakinleri ilgi göstermeyince bizde kızımla dutları toplamaya karar verdik. Önce küçük bir tabaga gidip topladık. Sonra hiç kimse toplamayınca büyükbabamız bu işe talip oldu. Ve tabaklarımızı alıp dut toplamaya gittik. Dalından toladığımız dutları dayanamayıp oracıkta yemeğe başladık. Aslında nötropenik bir çocuğun yememesi gerekirdi ama doğaya karşı koyamadık.

Benim Odam



Biraz montessori biraz gereksinimler derken melis için kendi eşyalarını düzenlediğimiz oyuncaklarına rahat erişebileceği düzenlemeleri belki birgün birileri merak eder diye :) bazı karelerle yayınlıyorum. Haydi rastgele:)

Şaka bir yana düzen hastası olduğumdanmıdır bilmem mış gibi oyuncaklarımızı bir yerde, lego ve diğer yapılandırma oyuncaklarını bir rafta, müzik,sanat ve yaratıcılıkla ilgili malzemelerini bir rafta kitapları ise farklı bir rafta toplayarak dünyasına düzen katmaya özen gösteriyorum. Ama uyumadan önce "anne sadece 2 kitap seçicem" dediği halde 10 tane kitabı dökmesiyle raf birbirine giriyor.  

Ev okulumuz (Harfleri öğreniyoruz)

Ev okulumuzda (homeschool) hergün değişik bir aktivite yapıyoruz demiştim ya. İşte onlardan biri daha. A harfini boyayarak öğreniyorum. http://www.freekidcrafts.com/atemplate.html

Ve aktivitemiz bittikten sonra asma seromonimiz...

Aradan 1 hafta geçtikten sonra A harfini harflerin arasından bulup çıkarabilirmi diye merak ettim. Boyadığımız harfi aldı ve kutunun yanına gittik. Kutudan sarı renkli A'yı buldu ve kağıdın üzerine yerleştirdi.

2 tane harf vardı. Diğeri yeşil dedim. Buldu kağıdın üzerine koydu. Ama "Bu uymuyor anne" dedi ve tekrar kutunun içine attı. Aktivitemiz işe yaramamışmıydı acaba :)

Banyom

Melisin hastalığından dolayı hijyeni bizim için herşeyden daha önemli olduğu için ebeveyn banyomuzu melise tahsis ettik. Melis banyosunda el yıkamamıza bile izin vermiyor artik. Bu bücürler yeterki sahiplenmesinler.