30 Aralık 2011 Cuma

Yeni bir yıl yeni umutlar demek

Yeni yıla girmemize sadece 2 günden az zaman kaldı. Bazıları yaşlanmanın verdiği telaşla, bazıları büyümenin verdiği telaşla heyecanlanırken yeni umutlar, yeni sorunlar, sağlık sorunları, iş dertleri, okumak ve daha nice olayla yüzleşeceğimiz bir 2012 geliyor.
Benim bu yeni yıldan tek istediğim sadece sağlık, sağlık ve sağlık olacak. Kimin sağlığı tabiki Melisciğimin sağlığı.
Bu yılın 6 ayını hep orta kulak iltihapları ve sıvı birikmesiyle geçirdik. Artık tüp takilmasi gerektiği söyleniyor. Son bir umutla sakız ve balona ağırlık vererek sıvıyı yok etmeye çalışıyoruz. Yeni yılda lütfen bırak artık yakamızı hastalıklar...

Aşağıda enleri sıralamadan önce;
 HERKESE UMUT DOLU SAĞLIKLI VE BOL KAZANÇLI YILLAR DİLİYORUZ
MELİS VE ANNESİ

Ve işte ailemizden yılın enleri....
En çok ağladığım yıldı....
En çok üzüldüğüm yıldı...
En çok mahkemelik olduğum yıldı...
En çok kaza yaptığım yıldı...
En mutsuz yılımdı...
En umutsuz yılımdı....
Hayatın en çok ne anlama geldiğini düşündüğüm bir yıldı...
Okula ilk başladığım yıldı...
En yalnız hissettiğim yıldı...
En çok canımın acıdığı bir yıldı...
En çok koşturduğum yıldı...
En çok kitap okuduğum yıldı...
Eşimle en çok tartıştığım yıldı...
Kızıma en çok bağırdığım yıldı...
Evde en çok eşya kırdığım yıldı...
Ve daha aklımıza gelmeyen ne enler vardı hayatımızda...

  

8 Aralık 2011 Perşembe

Yeniden Merhaba (Craft: Balloon Snowman)

Merhaba Merhaba Merhaba
ve Yeniden Merhaba,

Uzun zamandır yazamadım. Çünkü eskiden soluklanmaya kalan vakitlerimde bloga vakit ayiriyor ve mutlaka Meliscikle yaptığımız faaliyetlerimizi yayınlıyorduk. Ama olmadi. Öncelikle kızımdan özür diliyorum sonra siz Melisli günleri takip eden sizlerden.

Olsun ama genede biz gene boş durmadik ve balondan Kardan adam yaptik.

Hem hafif oldu hemde pratik dolayısıyla. Yapma aşamalarını çekemedim. Ama sonuç işte böyle oldu.

 

25 Ağustos 2011 Perşembe

Tatil günleri

Tatil mi? Ne tatili?
Yaz okulunun kapanmasına kısa bir süre vardı. Bizimki gene hastalandı. 3 hafta arka arkaya enfeksiyonlar falan derken Allah'a şükürki iyileşti. Kayınvaldemlerin yazlığına gitmiştim. 9 günlüğüne onuda 7 günle kapatarak acil bir dönüş yaptık. Deniz ise sadece 3 defa ayak soktuk.

Ama tatilde boşta durmadık. Aktivitelerde yaptık.

Bahçede çiçek ektik
Bahçe bakımı yaptık
Yemek yaptık
Kitap okuduk
Yüzdük...
Güneşlendik
Kumlarla(taşlarla) oynadık
Bol sulu araba yıkadık(üstümüzde kuru yer kalmamacısına)
Hayvanları sevdik
Leziz şeyler yedik...
Bol antibiyotik aldık
Ateşlendik...
Ama en çokta yapmak istediğimiz kampı yapamadığımıza yandık.

Darısı seneye inşallah:)



                                                  Babaanneyle yemek yaparken

kirpi yapıştırması



Melis'le Evlilik üzerine

Melis'le son günlerde paylaşamıyoruz. Kimi mi? Kocamı yani babamızı

Uzun zamandır yaşadığım sorunlar nedeniyle sadece yemekle mutlu oluyorum diye diye aldigim kilolarıda farketmemişim. Baktım olacak gibi değil sporla başlayayım belki o kadar koşturup iştahımıda tutarım ümidiyle spor salonuna yazıldım. Melis'le birlikte tabiki.

Melis ilk başlarda sakince beni beklerken sıkılma gösterileri içine girincede aile toplantısı yaptık. Açıkladık tabiki çok bilimsel oldu ama; 
Anne: Bak Meliscim anne çok kilo aldı doktora gitti şeker ve karaciğerinde yağlanma var. Anne uzun yaşamak istiyor.
Melis: Yaşamazsan ölürmüsün? 
Anne: Uzun yaşayıp senin evlendiğini görmek çocuklarını büyütmek isterim. Ama sağlıklı olmazsam uzun yaşayamam. Aynı şekilde babanda.
Melis: Ben babamla evlenmek istiyorum. Kocam Alp olsun.
Anne: Olmaz o benim kocam....
Ve anlaşamadık baba konusunda sanırım şu kız çocuklarının hayatındaki ilk erkeğin babası olması ve ona bağlılığı 4 yaş itibariylen gerçekleşiyormuş. Bizzat yaşadım ve öğrendim....
  

29 Haziran 2011 Çarşamba

Taş boyama ve maske atölyesi

Bursa'da babamızın işi varmış. Bizide Korupark'a bıraktı Melis için çok aktiviteli bir gün oldu. Taş boyama atölyesi ile maske atölyesine katıldık. Zaten atölyelerde olmasaydı vakit geçmek bilmezdi sanırım. Sonuçta gün Melis'in günü oldu. Anne ne mi yaptı hanımefendinin tüm isteklerini bir iç çamaşırı mağazasına bile girmeme izin vermedi. Sonra acımış olsa gerekki izin verdi Anne kiz birlikte gezdik ve aldık. Bu resimlerde atölyelerimizden...












28 Haziran 2011 Salı

Melis artık 4

Meliscik artık dolu dolu 4 yaşında. Dün okulda arkadaşlarıyla yeni yaşını kutladı. Mutluydu çünkü hayatında ilk defa doğumgününü arkadaşlarıyla kutluyordu.
Mutluyduk çünkü Melis artık okulunu sevmeye başlamıştı....
Nede olsa bu okul artık eğlenceli okuldu.
Neyse işte güzel bir doğumgünüydü hepbirlikte pastalarını yediler sonra öğretmeni eşliğinde oyunlar oynadılar. Yalanım yok bende katıldım oyunlara. Hatta çokta keyif aldım. Teşekkürler Melis bize bu mutluluğu yaşattığın için Teşekkürler Kocam böyle bir çocuğumuz olduğu için...




Ve teşekkürler babam bizim için bu güzel okulu bulup Melis'in istediğin şekilde eğitilmesininde ilk adımı attığın için.

16 Haziran 2011 Perşembe

Sanat: Yüzler ve çiçekler

Uzun zamandır yapamadığımız çalışmalara Bismillah dedik ve başladık. Neden ara verdik. Park yüzünden. Dibimiz park hadi evde birşeyler yapalım diyorum yok diyor Parka inelim. Parkta 12 yaşında bir ablamız var. Pervin onunla oynamaya doyum olmuyor. Ama ne oyunlar parkta zaten kum falan yok. Olan tek şey salıncak birde kaydırak. Yahu kaydırağa çıplak ayakla tırmanmak gibi bir alışkanlık edindi. Ayakkabılar çıkıyor ordan oraya atlıyor duruoyor. Koşuyor ayaklar deseniz simsiyah. Sokak çocuğu oldun artık diyorum zaten. Eğleniyor ama bumudur eğlenmek kızıyorum kızamıyorum ben hiçmi çıplak ayakla oynamadım yani...

Neyse işte dünkü çalışamızda yünlerle surat yaptık. Bir kız bir erkek. Erkeğe bıyık, gözlük bile yaptık ama onu resimlememişim. Kız olanı burada.

Yünleri kesmek yapıştırmak tutkalla oynamak zaten en büyük eğlence şimdi birde artık kendi suratlarını kendi çiziyor. Büyüyor mu ne?

 Ve çiçekler çalışmamız. Onda da kestiğim çiçek yapraklarını yapıştırdı ve pipo temizleyicisiyle bağladık. Kendi bulduğu bir bardağınıda vazo olarak tanzim etti. Ve çiçeklerimiz:)

Kum boyaması

Babamıza babalar günü için bitmek bilmeyen çalışmalar içindeyiz. Kum boyamamızıda babamıza ithaf ettik. Kalan kumlarlada hayal gücünü kullandı uhu kum kendi kendine bir resim yarattı.


Babalar günü gösterisi

Haftasonu okulda Babalar günü için çocuklar hazırlıklar yapmışlar. Bizimkisi tabi halen okula olan ilgisizliğindenmidir, utangaçlıkmıdır, isteksizlikmi bilmiyorum ama hiçbir gösteride yoktu. Aslında gösteriye katılmamasının belkide bir neden Anne olarak benim gösteriler için harcanan vakti gereksiz bulduğumu belirtmiş olmamdı ?

Bilemiyorum nedenini ama sonuçta en azından koroya katılmaya ikna oldu bizim kız. Ama ne ikna sende olursan anne. Bütün akşam bana söylediği güzel şarkılarını babana söylemeyecekmisin diye dilimde gerçekten ama gerçektende tüy kalmadı. Ama çıktı en azından koroya katıldı.

Bu resimlerde babalar günümüzden kalan anılar olarak saklanacaktır....



Babalar gününün eşimin alınmaması için kutlamasına istemeyerekte olsa katıldım. Gönlüm kırık babama...Babalar gününü kutlamak elini öpmek sesini duyma isterdim şimdi bu hafta sonu ben babamın mezarına gidip buz gibi mezar taşını öpüp, toprağını ve çiçeklerini okşayacağım....

25 Mayıs 2011 Çarşamba

Okulda ilk firemiz

Dün öğretmenizmiz aradı. Karnı ağrıyormuş bizim prensesin...
Bekledik geçti heraldeki bir daha ses çıkmadı bizim kızdan
Akşam doymak bilmedi (yemedimi acaba diye düşündüm)
Ama sonra karnım ağrıyor deyince bir takım haklıymış...
Üşütmüş olsa gerek dedim banyo yaptı ve sıcak ayısına sarılıp uyudu...
Sabah gene karnı ağrıyordu
Acaba bana mı naz yapıyordu?
Babasınımı yabancılamıştı? Ne de olsa uzun zamandır uzaklaşmıştı...
Babasıyla ilk okula gidişiydi... Farklı bir denemeydi...
Babacığım bir süre yanımda kal dedi...
Ve yolda gitmek istemiyorum karnım ağrıyor diyerek ağlamış
Öğretmenizle konuştum...
Sanırım sorun yalnızlıkmışşşş....
İşten erken çıkamadım o yüzden öğretmeni çıkmış
Onu bırakmak istememiş ve üzülmüş
Yalnız kaldığını düşünerek mutsuz olmuş ve bugün belkide bunu kendine bir kaçamak yolu bellemiş olabilirmiş...
Ah be küçük yüreğim benim Ah be meleğim...
Bu kadar mı zormuş hayat...
Bölündüm kaldım...
Anneliğin ne zor olduğunu bir kez daha bu sabah anladım...

20 Mayıs 2011 Cuma

Ve ev okulundan hayata ilk adım

Melis'i bir cesaret artık seneye okula başlatalım diye başladı herşey...
Okullar araştırıldı gezildi erken kayıt dönemi malum...
Seçenekler 2'ye düşürüldü.
Büyükbamızın istediği okula karar kılındı...
Nede olsa hep onu ben okutmak istiyorum en güzel okullarda okusun diyordu...
Anısı vardı, onun seçimi vardı...
En zoru mesafeye katlanabilirmiydi? Ya peki nasıl alınacaktı?
Sorular arasında giden gele bir anne.
Ne zormuş meğersem anaokulu seçmek.
Halbuki duyardım ama duymak yetmezmiş yaşamak gerekirmiş.
Bekara karı boşamak kolaymış çünkü:)
En sonunda karar verildi. Daha doğrusu anne içine sindirdi ve uzak mesafede olsa doğru seçenekte karar kılındı.
Nede olsa karar çoktan alınmıştı.
Hemen başlasınmı sorusu geldi.
Olabilir dedi anne...Hüzünle
Hep o içindeki acaba sesiyle.
Hemenmi?
Tabiki
Ya okullar kapanınca?
Yaz okuluna devam eder dendi...
Okul okullu olmak peki ya Melis ne der?
Uygun bir anda konuşuldu
Okullu olmak istermisin? Ege gibi okula gitmek ister misin?
İsterim bende okula gidicem...
Ve anne iznini aldı...
Okula başlamak için herşey hazırlandı
Evraklar, fotoğraflar hazırlandı
Çanta alındı...
İlk gün bahçede oyunla başladı... Keyifliydi parkta oynar gibiydi.
Sonra sınıfa geçildi... En keyiflisi ise yemek vaktiydi.
Okulda yemekler güzel... Annede yedi...
Yemekten sonra biraz daha bahçede oynayarak geçti bitti ilk gün ve ilk gün heyecanı
İkinci gün daha erken gidildi...
Yoga, boyama, şarkılar eşliğinde geçti gitti
En zor gün yarındı Melis bunlardan habersizdi...
Akşam anne açıkladı.
Sen okula yarın gidince anne gidecek işe...
Olur anne dendi
Sen zaten beni bırak git dedi...
Ertesi gün olunca sorular başladı...
Geliceksin değilmi?
Ah be dedi anne içinden...
Ne zormuş bırakıp gitmek kuzuyu gönülden
Anne hatırladı eski günleri
İlk işe başlarken bakıcıya yavrusunu emane edişini...
Farklıydı bugün halbuki.
Kolay geçti ayrılık...
Hüznlüydü tabiki ufaklık...
Öptüm ve seni seviyorum, Okul bitince seni alırım merak etme dedim
Büktü boynunu ama hiç seslenmedi sessizdi...
Minik kalbiyle düşünüyordu
Ama anne gelecekti bunu biliyordu...
Öğleden sonra anne gitti almaya
Anneyi görünce sevinmedi bile sessizdi hala...
Anne ürktü mutsuzmuydu yavrusu
Tebessüm etti anneye aldı anasının korkusunu
Bıraktı öğretmenin elini
Tuttu annesinin ellerini...
Pazartesi yeniden başlayacak serüven...
Neler geçecek kimbilir minicik gönlünden

12 Mayıs 2011 Perşembe

Yahoo Montessorri Grubunda yayınlanan sorular ve cevapları ve Melis'ten bir öneri soru?

Montessorri yahoogroupta ara ara sorulan soruları bizde Melis'le takip ediyoruz. Açıkcası her çocuktan farklı yaklaşımlar oluyor. Büyüklerden ise Melis'in amcası hariç hiç doğru cevap veren olmadı bugüe kadar. Ne kadar ezberci bir sistemden geliyormuşuz biz meğersem...

Anne: Kutup ayıları neden penguenleri yemez?
Melis: Çünkü onlar serttir. Kutup ayıları balık yer.
Melisin kuzeni(5 yaş): Balıkları yerler..
Anne: Fillerin kulakları neden büyüktür?
Melis: Çünkü onların vücutlarıda çok büyük.
Melisin kuzeni: Sinekleri ve böcekleri kovalamak için
Anne: Zebralar neden çizgilidir?
Melis: Çizgili anneleri olduğu için.
Melisin kuzeni: Korunmak için

Ve dün gece yatarken:
Kitaplar okunur... Hikayeler anlatılır tam uyuyor bir sessizlik hakim
Melis: Anne şiimdide ben sana bir soru sorabilirmiyim?
Anne: Tabiki
Melis: Kurbağalar neden yeşildir?
Anne: Hık mık Gölde farkedilmemek için olabilir. (Ama aklından yarın hemen internetten bakmalıyım cevabı dolanır...)
Melis: Bir düşün bakalım....

Bitirim nesilller bunlar ya.....

9 Mayıs 2011 Pazartesi

Melis'in gözüyle Anneler

Melis'le dün anneler üzerine biraz konuştuk

Anne: Meliscim anneler ne içindir?
Melis: Bakmak
Anne: Başka ne içindir?
Melis: Yemek yapmak
Baba: Sevmek için
Melis: Bakmak içinlerdir ve yemek yapmak için....
Anne: :(

Sanat: Farklı stillerde boyama (Art: Different styles of painting)

Cumartesi günü Ege'yle geçen yoğun bir park gününden sonra ben artık akşam erken yatar dedim. Fakat ne yazıkki Anne birşeyler yapalım dedi. Kıramadım Melis'i. Hadi gel kitabımızdan farklı birşey bulalım dedim. Ve kamışla boyama fikri Melis'i heyecanlandırdı. Sonrada bir baktım kamışla geri geldi. Fokurdata fokurdata boyadı vede boyadı....




 Fokurdatmaktan sıkılınca bu boyalarla başka boyama yapalım dedi. Ve gözüme bir kapak ilişti. Kapağı boyayı batırıp keyifle kapak baskısı yapmaya başladı.


Ve işte kapak baskımız:

Sanırım benim en yakın zamanda bir fotoğraf makinesi edinmeme gerekecek....

Bahar Festivali (Spring Festivale)

Bir anaokulunun düzenlediği festivale bahr şenliğine katıldık. Festivalde birbirinden güzel aktiviteler vardı.

Kek süsleme (Let's cook)
Seramik (Elif Ayhan)
Bilimsel deneyler (Mad science)
Kitap okuma (Ayla Çınaroğlu)
Çanta süsleme
Ve BOl Bol eğlence

böyle olunca bizimki o sınıftan ötekine dolandı da dolandı. Çok keyifli birgündü gerçektende Melis için. Anne içinmi? Anne Melis'in kekini, çantasını, seramik çalışmalarını, deney kaplarını, montunu taşımakla meşguldü....

Ve Melisten birkaç kare...









5 Mayıs 2011 Perşembe

Pratik hayat: Maşayla aktarma

Geçenlerde Esse'de gezinirken buldum bu slikon maşayı. Maşayı bulmuşkende bu aktiviteyi denemeden duramadım.



Bizim çocukluğumuzda hep aklıma yazı yazarken elimi sallayışım gelir bu tip küçük motor aktivitelerini yaptırırken. Sanırım şimdiki çocukların şanslı olmasının sebeplerinden biride bu; bilinçli seçilen oyuncaklar, oyunlar, kitaplar, aktiviteler.... Blogumun sol üst sayfasında Atatürk'ün Türk anneleri için söylediği bir paragraf var. Lütfen onuda okumadan geçmeyin. İleri görüşlülük bu olsa gerek...

4 Mayıs 2011 Çarşamba

Sanat: Rus Bebekleri (Craft: Russian babies)

Uzun zamandir yazmiyorum. İçimden nedense yazmak gelmedi. Bu bloglar kapandigindan beri olsa gerek. Sanki takipteki tüm dostlarımı kaybettim gibi geliyor. Bizi takip eden varsa ses verebilir misiniz?




Bu bebekleri bir web sayfasindan bulmustum. Kaynak gösteremediğim için üzgünüm. Ama kesme ve yapistirma isinin disinda büyüklüklerine göre sıralama içiçe koyma gibi çok farklı aktivitelerde bulunduk.

Melis'in kitaplığından seçme bir kitap: Başka bir anne

Geçenlerde Düşevi'ne uğradık. Prenses kitapların arasında gezerken ve oyun kısmında oyun oynarken bende kitapları inceleme fırsatı buldum. Kıtapların arasından elime bu kitap geçti. bir dolap kitaptada sonradan buldum okumak isterseniz linki: http://www.birdolapkitap.com/2011/03/30/bu-anne-baska-anne/

Hani bazen başka anneler denir ya... Allah var Melis bana hiç başkalarının annesi .... yapmıyor ama demiyor. Ama diyen çok çocuk tanıyorum. Hatta Caillou'yu izleyen arkadaşların çocuklarının o anneye özendiğinide sıklıkla duyuyorum. Aslında bizde çocukken aklımızdan geçirmedikte değil sanırım.

Bazen farklı bakış açısı kazanması için bu konuda yazılmış kitaplardan faydalanmak gerektiğini düşünüyorum. Kitabın konusu şu:  "Keşke benim annem de diğer anneler gibi olsa," diyen bir çocuk. Ve başkasının annesi benim olsaysı neler olurdu? Ve iyikide dğil. Ben onu olduğu gibi seviyorum. 

Kitabın sonunda annenle neler yapmayı sevdiğinden neden onu sevdiğinden bahsetmesini söylüyorsun. O küçücük dillerden dökülen o övücü cümleleri bile duyabilmek adına mutlaka bu kitabı okumak ve kütüphanesinde bulundurmak lazım.

21 Nisan 2011 Perşembe

Ve yeniden merhaba......

Uzun zamandır buralarda değldik wordpressteki sayfamızda yayın yapıyorduk. Ama sanırım Pelin dışında kimsecikler kalmamış babamız bile wordpressı izlememiş. Gücendim vallaha...

Alışkanlık bu olsa gerek. İnsanlar bazı şeylere alışınca kolay kolay vazgeçemiyor. Bende aslını isterseniz mailime gelenler dışında pek bakma fırsatı bulamadım. Sanırım herkes wordpresste kayboldu. Kötülemek değil tabiki amacım ama zorlanmadım desem yalan olacak şimdi. Neyse işte ben her zamanki işteyim, Meliscik te evde. Bu sıralar erken kayıt nedeniyle okul araştırma heyecanı içindeyiz. İnşallah bu sene prensesimi bir anaokuluna kayıt yaptırıcaz. Çok okul araştırdım ama halen karasızım önerilere açığım. Özelliklede özel mailimden yazılanlara. Herkese tekrar selam sanki evimin kapısından girerkenki huzuru yaşadım bloguma yeniden girdiğimde....

Coğrafya: Kutuplar (Geography: Poles)

Kutupları evimize taşıdık.  Kutup ayısı, penguen, kurt, fok, deniz aslanı, eskimolar…. evimize misafir geldi. Çok eğlendi çookkkk. Ellerini hissedemediği anlarda biraz ısıttık gene devam etti. Taki buzlar eriyene kadar. Tavsiye ederim mutlaka ama mutlaka evinizde bir kutup denemesi yapın.

Sanat (Art)

Damlalıklarla transfer çalışması yaptık. Renkleri boşluklara doldurdu sonrada renkelrin karışımını gözledi. Maviyle yeşil, sarıyla kırmızı derken yeni renkler yaratmanın heyecanını yaşadı…..
Sonrada peçeteleri üzerine koyarak renkli peçeteler yarattık….

Çocuk olmak ne güzel…. Bazen keşke bende böyle şeyleri keşfetmenin tadına varabilsem diyorum. BU yüzden ebru kursuna gitmeye ve o keyfi 33 yaşımdada olsa tatmaya karar verdim. Beni destekleyin arkadaşlar. Bu sıralar böyle uğraşlara çok ihtiyacım varrrrrr.

3 Mart 2011 Perşembe

Sayılar ve şekiller (Numbers and shapes)

Dün biranneninbuldukları.blogspot.com'dan bir yorum aldım melisligunler.wordpress.com'daki yeni bloguma. Bana DNS ayarlarını değiştirerek bloggera girebileceğimi soyledi. Bende Sami dayımıza rica ettim ve benim icin DNS ayarlarını degistirdik ve iste burdayım.

We changed the DNS settings and here I am. I will be writing both in this blog and and melisligunler.wordpress.com Please add my new blog ıf you would like to see what we did with Melis. 

Melisle dün sayılar ve şekilleri eşleştirdik. Yellowmums.blogspot'tan download ettiğimiz bu aktivitemiz için materyalleri lamine etmekle başladık. Babamızda bize yardımcı oldu tabiki.

Şimdilik 5e kadar çalıştık. Çünkü 5in ustunde sayılar birbirine karisiyordu sekilleri sayarken.

1 Mart 2011 Salı

Blogumuza bir ödül var

Melis akşam çok mutlu olacak. Çünkü bugün blogumuza ilk ödülümüzü aldık. Hediyemizde bir bileklik.... Prima ve Unicef işbirliğiyle düzenlenen bir kampanyayıda buradan duyurmak istiyoruz. Blogumuzu takip edenlerden ricamız küçücük, ama birçok çocuğa umut vaat ediyor. Facebook'ta prima dünyasını beğenmeniz sayesinde 1 çocuğa aşı ulaştırmış olucaz. Bir kişi bir kişi derkende milyonlarca bebeği yenidoğan tetanosundan korumuş olucağız. Lütfen ilgilenin.


28 Şubat 2011 Pazartesi

Sanat: Elmer resim çalışması

Geçenlerde Düşevi kitapevini ziyaretimizde aldığımız bir kitaptı Elmer. Renkli bir filin renklerini yitirmiş bir gökkuşağına renklerini vermesi üzerine bir kitap. Okumadıysanız güzel bir kitap çocuğunuza tavsiye ederim. Zaten Se

nem Hanım'da bu kitabı özelikle tavsiye etti.






Fili çizdim ve gerçeğine yakın bir Elmer yarattı...

Melis İşte

Meliscik Cuma günü babaannenin işi olması nedeniyle öğlene kadar babamız tarafından idare edildi. Fakat öğleden sonra babamızın dersi olduğu için annenin işine geldi. Mesai saatini doldurmamıza rağmen ikna edemedim işten çıkmaya. Ama ben burayı seviyorum diye diye çıktık iş yerimden. Nedir anlayamadığım benim göremediğim neyi gördü şimdi bu ufaklık işyerinde?
Oyalamak için epeyi uğraştım. Geçen seferki ziyaretinden kalan meraklı minik dergisinin materyalleri çekmecemdeydi Allah'tan...

Resim denemeleri (Art)

1 haftadır yazmıyorum... Nedenmi rutin şeyler yüzünden. Meliscik rahatsızlandı  Hastane ateş düşürme antibiyotikler uykusuz geçen geceler derken düzeldi Allah'a şükürler olsun ki...Ama bu seferde babayla ben rahatsizlandik. Umarim ona bulaştirmadan atlatiriz.

Bu aralarda resim yapmaya takıldık. Sulu boyalar, guaj boyalar "IKEA evimizin herşeyi" sloganıyla yapılan resimler....


Resimlerde hem içini boyama hemde kendi resmini yarat şeklinde çıktık yola. Güneş konusunda çok başarılıyız. Bu arada artık resim yaparken renkleri birbirine karıştırmadan yapmayıda öğrendik. Ne mutlu bize...

14 Şubat 2011 Pazartesi

Sanat: Bilye ile sanat (Art with marble)






Bilyeleri aktivitelerimizden kalan boyalar daldırıp bir resim yaptık (yaptı). Onu kaldırıp yeni kağıt koydum. Bir ara ben içeri gittim o devam etti geldiğimde bütün bilyeleri içine katmış ve sadece boyalı bir resimle karşılaştım. Ve halıyla...

Ailecek oyun (Planting game)


Dün ailecek çiçek dikme oyunu oynadık. Bizim haylaz epeyi şike yapmaya çalıştı ama çokta keyifle oynadık. Herkez zarı attı ve bahçesindeki çiçeklerin renklerinden olan çiçekleri dikti ilk bitiren oyunu kazandı oyunu Melismi kazandı dersiniz Hayır Baba...

Sanat: Kuzu, Penguen, Yengeç, Kamplumbağa (Art: Sheep,Penguin, Crab, Turtle)

Birkaç evde birlikteydik Melis'le. O güzel günlerimizi evde değişik hayvanlar yaparak geçirdik. Mesela bir kuzu yaptık. Sonra penguen sonra ise bir yengeç enerji fazlalığındanmı sıkıntıdan mı bilmem ama yaptık. Eğlendik ve sergiledik...

Ve işte o keyifli anlarıızdan bazı fotolar....







Yemek pişirme: Haşhaşlı çörek (Cooking)

Gene o küçük ve becerikli eller iş başındaydı. Ben bu aralar sıkıntıdan olsa gerek çok yemeye başladım. Habire canım şunu istiyor diyip aman evde yapayim para harcamayım diye Melis'le banada meşgale olur diye işbaşına koyuluyorum. EEE kilolarıda aldım tabiii.
Son girişimimizde haşhalı çörek oldu. Prenses tatlı sevdiği için o tatlı versiyonunu hazırladı bense tuzlusunu. Ekmek makinasında hamuru hazırladık. Sonra açtık haşhalşları serdik ve rulu yaptık. Bu becerkli ellerin tatlı çöreği ise inanılmaz güzeldi...








Birde alçak gönüllü seninki çok güzel olmuş dememe rağmen Anne senin ki çok yumuşak ve güzel olmuş diye keyifle yedi. Afiyet olsun resimleride koyuyorum ama vallaha canınız çeksin diye değil becerikli ellerin hünerini görün diye....

Pratik hayat: Kuaförlük (Practical life: Hairdresser)

Bauhaus'dan bir çim kadın aldık prensese. Çok iyi bakıyor vallaha çim kadınına her gün muntazam suluyor. Eee bu kadar sulamaya çim kadınında saçları uzuyorda uzuyor. Kuaförlük ise saç kestirmeye gittiğimizden beri en sevdiğimiz oyun oldu. Çim kadın bu mesleği icra etmek için bence en uygun oyun aracı. Ve işte çim kadın ve yeni saç kreasyonuyla Melis....


Bu arada sirk bizi fena etkilemiş. Hani hiç ilgi çekici değildi dediğim akrobasi hareketleri varya bizim emici zihin tarafından meğersem kaydedilmiş. 3 sandalyeyi yanyana koyup VEEE İŞTE MELİSSS diye kendini anons edip zıplayarak sandalyelerden yere atlıyor ve hareketi bitince selam verip başa dönüyor....:)

9 Şubat 2011 Çarşamba

Bugs bunny ve arkadaşları sirkindeydik

Dün Bugs bunny sirkine gittik Maçka'daki...

iki gün zor dayandı. Sabah uyandı gidiyormuyuz diye başladı. Zor oyaladım vallaha. Parka gittik orada top oynadı ablalarla o sıra unuttu sirki. Neyse işte gittik sonuçta sirke giderken benden size tavsiye yanınıza mısırda alın, bisküvide, suda, her türlü sevdiği yiyeceklerden alın. Çünkü öyleki pamuk şekeri geçiyor anne alalımmı? Renkli çubuklar anne alalımmı? Zor ikna ettim. Ama ısrar etmedi genede kuzum. Alamayız dedim çünkü..... ve bahaneler sıralandı.

Sirk iyiydi ama şu akrobasi hareketleri hiç ilgi çekici değildi bizim için. Ne bilim 3.5 yaşındaki bir çocuğun gözünden bakınca atlıyor zıplıyor eeee.... Hiç işte bak çocuğum jimnastik yapınca esnek oluruz bu bir tür spor dalı işte ne anlar 3.5 yaşındaki çocuk esneklikten...

Ama köpekler, maymunlar, kaplanlar, papağanlar güzel gösteri yaptılar. Kaplanlardan korktu. Oda sanırım fazla güvenlik önlemi alınması nedeniyle oldu.  

İşte böyle geçti bir aktivitemiz daha....
 

7 Şubat 2011 Pazartesi

Sanat: Uğur böceği (Art:Ladybird)

Yumurta kutusunu atmaya kıyamadım. Artık ev zaten atıklarla dolmaya başladı. Eskiden eşime kızardım. Şimdi ben şunu nerde nasıl kullanırım diye atamıyorum. Rahmetli anneanneme kızardım yoğut kutularını atmıyor diye şimdi ben şeffaf kapaklı peynir kaplarını atmıyorum Hey gidi Melis ne hale getirdin beni:)
Bu arada eşim bana lakap takmış Montesorri Mom diye yakında blogumun adınıda değiştirebilirim:) Şaka bir yana tam anlamıyla montesorri felsefesini uygulamasam da en azından yapabilirim felsefesi yerleşmiş çoktan bizimkine. Birde kendinşibeğenmiş bu elller çok becerikli dedi bugün bana. Bak bu küçük eller diyede gösterdi hınzır.

Neyse işte Düşlerevinden bir kitap aldık. Biraz pahalı bir kitapta ama üç boyutlu olması çok hoşuma gitti. Yumurt
a kolisi guaj boyalar, gözler, fırçalar, pastel boyalar ve pipo temizleyecisinden bence harika bir uğur böceği yaptık... O küçük becerikli eller yaptı tabikiiiiii








Sanat: Zürafa (Art:Giraffe)


Anne kız 5 gün tatil yapıcağız. Annemin bir süre buralarda olmaması kayınvalidemin salgın hastalktan muzdarip olması sonucu ve benim işyerinden artık sıkılmış olmam bahenelerin sayısını arttırınca Cuma günü izne ayrıldım. Cuma sabahı enfes bir kahvaltıdan sonra kızımla önce Ayı Yogiyi izlemeye gittik. Derken Düşlerevi kitabevine uğradık. Atölye çalışmalarının ara tatil nedeniyle sıklaştığını görünce mutlu olmadım değil. Hazır tatilken Melisle bir atölye çalışmasına mı katılsak dedim. Mini çanta yapımı varmış Pzt günü için. Ama ne yazııkki bugün aradılar talep olmamış tek başına da keyifli olmuyormuş. Neyse napalim başka sefere dedik. Prensesimle bu arada pek bir mafetliydik. Zürafa çalışması için yeni tutkalımız ve simlerimizi kullandık.

2 Şubat 2011 Çarşamba

Yemek pişirme: Pizza yapımı (Cooking: Pizza time)

Haftasonu kahvaltıda pizza yaptık anne ayrı Melis ayrı yaptı. İtiraf edeyim onun daha ince hamur olduğundan mı küçücük bir meleğin ellerinden diyemi ÇOK LEZZETLİYDİ...